X

Geze geze bitiremediğim İskandinav şehri: Stockholm

Uzun zamandır merak ettiğim İskandinav ülkelerinden İsveç’e sonunda gidebildim. Yaratabildiğim üç günlük boşlukta sadece Stockholm’ü gezebildim. Bu süre zarfında edindiğim tecrübeleri biraz gezi notu, biraz da gidecek olanlara rehber olabilecek tatta bir yazı ile aktarmaya çalışacağım. Stockholm için üç günün yeterli olup olmayacağına daha sonra değineceğim. Avrupa seyahati denilince akla ilk başta Paris, Roma, Venedik gibi marka şehirler geliyor. Ancak birkaç saatlik araştırma sonucunda google sokak görünümünde dahi Stockholm’de saatler harcayabilirsiniz.

Daha önce Yunanistan vizesi aldığımdan tekrardan İsveç vizesi almam gerekmedi. Seni seviyorum Schengen vizesi :) Havalimanında, pasaport kontrolünden geçtikten sonra çevrenizde belirmeye başlayan hızlı tren kiosklarına kendinizi kaptırmayın. Doğruca valizinizi alıp çıkışa doğru ilerleyin. Çıkışa yaklaştığınızda karşınızda Information Desk belirecek. Burada numaratörden numaranızı alıp kısa bir süre bekliyorsunuz. Fazlasıyla ilgili olan danışma çalışanları size gideceğiniz lokasyona nasıl varabileceğiniz hakkında bilgiler veriyor. Ben bu araştırmaları henüz Türkiye’deyken yaptığım için görevliye direkt izleyeceğim rotayı açıkladım ve 72 saatlik sınırsız kullanımlı, Stockholm toplu taşıma kartını almak istediğimi belirttim. Kendileri de bana otelime varmam için kullanacağım rotayı açıkladılar. Sizin de ülkeye varmadan önce ulaşımla ilgili detayları İnternetten araştırıp öğrenmenizi tavsiye ederim.

İlk başta Stockholm’de rahatça gezebilmek için yanınızda bulunması gerekenlerden bahsetmeliyim. Bunlar:

  • İnterneti bulunan bir Akıllı telefon
  • SL uygulaması (Stockholm Toplu Taşıma Sisteminin Mobil Uygulaması)
  • Toplu taşıma kartı
  • Stockholm Pass (Panorama otobüsü, hop on hop off bot ve otobüsleri, birçok müze girişi bu kartı aldığınızda bedava)
  • Harita uygulaması

 

Stockholm’de İlk Saatler

Havalimanından otele geçip çantalarımı bıraktım ve resepsiyona indim. Resepsiyondaki çalışana Stockholm Pass kartını nereden alabileceğimi sordum. Kendileri bu kartı sattıklarını söyledi. Sanırım tüm otellerde satılıyor. Kartı aldıktan sonra sokağa çıktım ve gezimin geri kalanının verimliliği adına Panorama Otobüslerinden birine bindim. Bu otobüslerdeki İngilizce rehberlik hizmeti harita üzerinde ilgi çekici noktaları işaretlememe ve gezimi bu yönde planlamama epey yardımcı oldu. Bu tur sayesinde şehrin hangi noktalarını gezmeniz gerektiğine dair görsel bir izlenim ediniyorsunuz.

 

Stockholm’de Ulaşım

Stockholm kanalları

Hop on hop off otobüslerini ve botlarını kullanarak daha önce ziyaret etmeyi planladığınız birçok noktaya ve şehirdeki adalara varabiliyorsunuz. Bu araçlar şehirdeki turistik bölgelere ring seferler yapıyorlar. Araçtan inip belirlediğiniz noktayı gezdikten sonra tekrar bu araçlardan birine atlayarak bir sonraki noktaya varabiliyorsunuz. Metro, tramvay ve otobüs gibi ulaşım ağları mükemmel denilecek seviyede. Şehir içerisinde pek çok kanal ve adacık bulunduğundan ulaşım deniz yoluyla da sağlanabiliyor. Stockholm toplu taşımasının (SL) internet sitesinde gitmek istediğiniz noktaya ulaşım alternatiflerini harita üzerinden görüntüleyebiliyor, ulaşım kartları ile ilgili bilgileri edinebiliyorsunuz.

SL web sayfası: http://sl.se/en/

 

Stockholm’de Görülmesi Gereken Yerler

Stockholm’e gitmeden, internette yapacağınız araştırmalarla dahi şehirde pek çok turistik lokasyonun bulunduğunu göreceksiniz. Seyahatim için sahip olduğum gün sayısı sınırlı olduğundan istediğim yer yeri görme şansını bulamadım. Ancak bu haliyle bile oldukça yoğun bir gezi oldu. Hazırsanız başlayalım… Daha başlamadık mı seslerini duyar gibiyim :)

 

Gamla Stan Adası

Panaorma turunun bittiği noktadan 10’dk yürüme mesafesindeki Gamla Stan’a (Old Town) vardım. 10 dakika olarak bahsettiğim süre oradayken gördüğüm her şeyin fotoğrafını çekme arzusu ve şehrin bünyede yarattığı etkiyle 25-30 dk’lara kadar çıkabiliyor :).

Gamla Stan adasına varıldığında solda Royal Palace, sonrasında merkeze doğru Nobel Müzesi ve 19.yy’dan kalan muazzam binalar sizi karşılıyor. Nefes kesici meydanda çok fazla zaman kaybetmeden Nobel Müzesine girdim. Burada Alfred Nobel ve Nobel ödülleriyle ilgili birçok görsel materyal bulunuyor. Nobel Müzesine gidecek olanlara tavsiyem programınızı rehberli tura katılabilecek şekilde ayarlamanız, çünkü müzede her an tur gerçekleşmiyor. Burada geçireceğiniz süre tamamen müzeden ne kadar keyif aldığınıza bağlıdır.

Gamla Stan

Yine Gamla Stan adasında Royal Coin Cabinet ismindeki para müzesi bulunuyor. Burada dünyanın her yerinden banknot ve metal paraları görebilir, dünya ekonomisinin tarihi hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

 

Gamla Stan, Meydan

Müze turlarının ardından meydanda bir bardak kahve içtikten sonra adanın eski dar sokaklara daldım. Bu sokaklarda karşınıza çıkan olan bu eski dükkanlar ve salaş kafeler Beyoğlu Tünel bölgesini oldukça andırıyor. Bu sokaklarda daha fazla zaman kaybetmeden, Stockholm’ün meşhur Drottninggatan ve Kungsgatan caddelerine doğru yola çıktım.

 

Drottinggatan ve Kungsgatan

Seyahatim sırasında Stockholm’ü en iyi gezme şeklinin yürümek veya bisiklete binmek olduğunu farkettim. Bir çok nokta birbirine yürüme mesafesinde, sokakları son derece güvenli ve gezmesi keyifli. Bunları göz önünde bulundurursak, otobüse binerek bazı detayları kaçırabileceğinizi de belirtmek isterim.

 

Kungstornen Kuleleri

Bu sokak ve caddeler arasından en ünlüleri Drottinggatave ve Kungsgatan. Bu iki cadde üzerinde birçok ünlü markanın mağazalarını bulabilirsiniz. Alışveriş yapmak isteyenler için bu bölge oldukça ilgi çekici. Kungsgatan üzerinde bulunan, yapıldığı dönemde Avrupa’nın en yüksek binaları olan Kungstornen kuleleri de görmeye değer.

 

Stockholm caddelerindeki bir sokak lambası

Şehri gezerken yaşam alanlarının ne kadar verimli ve insanların ihtiyaçları doğrultusunda tasarlandığını fark ediyorsunuz. Şaşırtıcı olan ise bu gibi düzenlemelerin Stockholm tarihinde şehrin artan nüfusa ve insan ihtiyaçlarına göre şekillendiği gerçeği.

 

Djurgarden Adası

Djurgarden adası turist noktaları açısından oldukça yoğun bir bölge. Öyle ki Nordiska Müzesi, Vasa Müzesi, Skansen, Abba Müzesi ve Gröna Lund Tivoli bu bölgede bulunuyor.

Abba Müzesi

 

Abba Müzesi

70’li ve 80’li yıllarda pop müzik denilince ilk akla gelen grupların başında Abba gelir. Djurgarden adasındaki Abba Müzesi ise Abba hayranları için tam bir görsel şölen. Müzede grubun kostümlerini görebilir, grubun bir araya gelişi ile ilgili çekilmiş belgeselleri izleyebilir ve “Arrival” albüm kapağındaki meşhur helikopterin içine binip fotoğraf çekebilirsiniz.

 

Nordiska Museet

Dünyanın en önemli etnografik müzesi olan Nordiska Müzesi gezip görmeye değer. İçerisinde botanik bahçesi, hayvanat bahçesi ve eski kültüre ait evlerin canlandırmalarının bulunduğu Skansen de mutlaka ziyaret edilmesi gereken noktalardan birisi. Yine aynı adada bulunan ve ziyaret edilmesi gereken Gröna Lund Tivoli lunaparkı ise 1883 tarihinde kurulmuş çok eski bir lunapark.

 

Vasa Müzesi

İsveç tarihinde önemli bir yere sahip olan Vasa gemisinin yer aldığı Vasa müzesi, Fotografiska, Modern Sanat Müzesi, The Royal Palace, İsveç Tarih Müzesi (Historika Museet), İsveç Doğa Tarihi Müzesi(Naturhistoriska Riksmuseet) ve daha pek çok yer de ayrı ayrı anlatılması gereken turistik noktalar.

Stockholm gezime dair şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Daha önce İtalya, Yunanistan, Fransa, Almanya ve Amerika’da çeşitli şehirleri ziyaret ettim ve beni en çok kendine hayran bırakan Stockholm oldu. Yazının başında üç günün yetip yetmediğinden bahsedeceğimi söylemiştim. Bahsedemediğim ve detaylıca anlatamadığım onlarca yer olduğunu söylersem gerisini siz tahmin edebilirsiniz sanırım :)

 

Rate this post
    Kategoriler: Seyahat
Arden Erkol: Gezdiğim yerleri yazmayı, tecrübelerini başkalarıyla paylaşmayı seviyorum. Analog fotoğrafçı, sanat düşkünü, blogger.

This website uses cookies.